Bir toplumun en savunmasız bireyleri olan çocuklar, maalesef bazen en yakınları tarafından büyük bir tehlike ile karşı karşıya kalabiliyor. 5 yaşındaki Melike'nin yaşadığı acı dolu son, bu gerçeği gözler önüne seren bir örnek. Geride bıraktığı sadece sevdiklerinin değil, tüm Türkiye’nin kalbini yaralayan Melike, babası ve üvey annesi tarafından işkence edilerek öldürüldü ve cesedi bir gölde bulundu. Bu trajik olay, pek çok soruyu beraberinde getirirken, sanıkların ilk kez hakim karşısında bulundukları duruşma binlerce kişiyi ekranları başına kilitledi.
5 yaşındaki Melike, koruyucu bir aileye ve sevgi dolu bir çocukluğa sahip olma hayalleriyle büyüyen masum bir çocuktu. Ancak hayatı, baba ve üvey annesi tarafından yaşanan trajik bir olayla sonsuza dek değişti. Ailesiyle olan ilişkisi, gölgelerle doluydu; oldukça karmaşık bir yapıya sahip olan ailesi Melike’ye gereken koruma ve sevgiyi sunmak bir yana, suçlular haline geldi. Melike’nin gün yüzü göremeyen hayatı, yaşının çok ötesinde acılara ve travmalara maruz kalmasıyla doluydu. Bu yaşta yaşamaktan ziyade, haksız yere bir kurban olarak yaşamaya mahkûm edildi.
Olayın ardından soruşturma süreci başlatıldığında, tüm Türkiye’nin gözleri kayıtsız kalmadı. Çocuk güvencesinin ve adaletin tecelli etmesi adına yapılan bu duruşma, hem aile fertleri hem de toplumda geniş yankı uyandırdı. Salonda, küçük Melike'nin acılı ailesinin yanı sıra, davayı takip eden gazeteciler, insan hakları savunucuları ve maktul adına adalet arayan birçok kişi vardı. Sanık baba ve üvey anne, mahkemeye getirildiklerinde yüzlerindeki ifadeler, suçsuz olduklarına dair bir işaret taşımaktan uzak görünüyordu. Mahkeme salonunda yaşanan gerilim dolu anlar, hem sanıkların hem de mağdurun yaşadığı dramın boyutunu gözler önüne serdi.
Toplumun vicdanında yer eden bu korkunç olay, özellikle çocuk istismarına yönelik yasaların ve toplumsal duyarlılığın artırılması gerektiğini bir kez daha ortaya koyuyor. Günümüzde, çocukların korunması ve haklarının savunulması adına atılması gereken adımların hız kazanması gerektiği aşikâr. Melike’nin davası, birçok çocuğun maruz kalabileceği bu tür olayların bir daha yaşanmaması adına bir uyanış noktası olmalı.
Adaletin tecelli edeceği umutlarıyla dolu duruşma, sadece Melike için değil, tüm çocuklar adına büyük bir öneme sahip. Gözler şimdi bu davada alınacak kararlara çevrilmişken, Melike’nin anısına saygı göstermek ve benzer trajedilerin yaşanmaması adına toplumsal bilincin artırılması elzem görünüyor. Her çocuk, sevgi dolu bir aile ortamında büyümeyi ve haklarını korumuş olarak yaşama hakkına sahip. Duruşmalar ve mahkeme süreçleri, yaşamı ellerinden alınan masumların sesi olmayı sürdürecektir.
Bu canice olay, birçok aile için bir göz açıcı olmalı; çocukların yaşadığı tehlikeleri göz ardı etmemek ve onların sesi olmak, her bir bireyin sorumluluğudur. Melike’nin hikayesi, hepimizi derinden etkileyen, toplumu harekete geçiren bir durum olarak hafızalarda kalacak. Adaletin, gizlenen acıların ve kayıpların ardından gelebilmesi temennisiyle, Melike’nin yaşamının bir hatıra değil, bir dersi olmasına izin vermeliyiz.