Elazığ, son günlerde alışılmadık bir sakinliğe bürünmüş durumda. Geçtiğimiz yıllarda canlı sokak hayatı ve hareketliliğiyle bilinen bu şehir, aniden sessizliğe gömülmüş ve sokaklar neredeyse boşalmış durumda. Peki, Elazığ'da bu duruma sebep olan faktörler neler? Şehirdeki hayatın duraklaması sadece kısa süreli bir çöküş mü, yoksa daha derin sorunların bir yansıması mı? Bu yazımızda Elazığ’ın sokaklarındaki bu sessizliğin ardındaki nedenleri araştırıyor ve şehir halkının görüşlerini dinliyoruz.
Elazığ'ın tarihine baktığımızda, geçmişte pek çok canlı etkinlik ve sosyal aktiviteye ev sahipliği yapmış bir şehir olduğunu görebiliriz. Ancak son yıllarda yaşanan ekonomik zorluklar, bu canlılığı olumsuz yönde etkilemiş gibi görünüyor. Birçok işyeri, ekonomik sıkıntılar nedeniyle kapanmak zorunda kaldı; bu da doğal olarak sokakların boşalmasına yol açtı. 2020 yılındaki depremle başlayan bu süreç, şehrin altyapısal sorunlarının da yüzeye çıkmasına neden oldu. Bu durum, hem devlet kurumları hem de özel sektör için önemli sorunlar oluşturdu.
Şehrin birçok yerinde işsizlik oranlarının artması, halkın alım gücünü ciddi oranda düşürdü. Bu zorluklar karşısında şehirdeki esnaflar da iş yapamaz hale geldi. Uzun vadede süregelen ekonomik kayıplar, yerel halkın sosyal hayatını doğrudan etkiliyor. Kapanan dükkanlar ve azalan müşteri sayısı, Elazığ’daki sosyal yaşamı da derinden yaraladı. Artık sokaklarda dolaşan insan sayısı, alışveriş yapanların sayısı ve eğlence mekanlarının doluluğu oldukça azalmış durumda. Bu durum, hem ekonomik hem de sosyal bir krizin işareti olarak değerlendiriliyor.
Elazığ’da birçok dükkan kapandı, ancak kapatılan dükkanlar yalnızca fiziksel bir kayıp değil; aynı zamanda şehrin kültürel ve sosyal yaşamının önemli bir parçasını da temsil ediyordu. Boş kalan dükkanlar, sokakların ruhunu etkileyen büyük bir boşluk yaratıyor. Buna ek olarak, kiralık dükkanların sayısının artması, durumu daha da kötüleştiriyor. Şehir halkı, iş yapamayacak durumda olan birçok işletmeyi görünce metropol hayatındaki kalabalık ortamdan uzaklaşıyor. Dolayısıyla, Elazığ’ın caddeleri ve sokakları bir sessizliğin pençesinde kalıyor.
Buna rağmen, Elazığ'daki bazı esnafın hala hayatta kalmak için çabaladığını görüyoruz. Fakat bu çabalar, genelde sürdürülebilir olmaktan uzak. Gelen bir müşteri için yapılan hazırlıklar ve sunulan ürünler tüm çabayı emmekte. Bu durumu gören birçok işletme sahibi, artık alternatif sektörlere yönelmek durumunda kalıyor. Artık sokakların hayatı geri kazanması için bir şeylerin değişmesi gerektiğine dair genel bir görüş var. Çözüm için atılacak adımların, uzun vadede şehrin ekonomisini ve sosyal yapısını iyileştireceği düşünülüyor.
Elazığ’daki bu sessizlik sadece açık mekanlarla sınırlı değil; sosyal medya üzerinden yapılan paylaşımlar ve halkın yaşadığı kaygılar da durumu gözler önüne seriyor. Şehrin sosyal dinamikleri eski canlılığını kaybetmiş. Yerel halk, yaşadıkları sıkıntıları sosyal medyada paylaşarak farkındalık yaratmaya çalışıyor. Bu durum, hem halkın hem de yöneticilerin sorunların farkında olduğunu gösteriyor. Ancak, atılacak adımların gerçek anlamda etkili olup olmayacağı şimdiden büyük bir merak konusu.
Sonuç olarak, Elazığ’daki sokakların boşalması, yalnızca bir mekân sorunu değil; şehrin kaderini etkileyen büyük bir ekonomik krizin ve sosyal ihtiyaçların bir yansıması olarak karşımıza çıkıyor. Bu kayıpların telafi edilmesi ve Elazığ’ın canlı sosyal yapısına geri dönmesi için hem yerel yönetimlerin hem de halkın aktif bir şekilde birlikte çalışması gerekiyor. Ancak o zaman sokaklar, tekrar hayat dolu caddelere dönüşecek ve eski canlılıklarına kavuşacak.