2023 yılı, küresel güçlerin yanı sıra teknolojik gelişmelerin de hızla ilerlediği bir dönem olmayı sürdürüyor. Bu bağlamda, Türkiye’nin Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, BRICS zirvesinde gerçekleştirdiği açıklamalarda yapay zekanın potansiyel tehlikelerine dikkat çekti. “Yapay zekanın tahakküm aracına dönüşmemesi için tedbir şart” diyen Fidan, bu alandaki önlemlerin geliştirilmesi gerektiğinin altını çizdi. Olayın özünü ve önemini anlama konusunda daha fazla bilgi sunmak üzere, bu genel toplantının arka planını ve yapay zeka konusunda atılması gereken adımları inceleyeceğiz.
BRICS, Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika'nın oluşturduğu, gelişmekte olan ülkelerin oluşturduğu bir ekonomik işbirliği platformudur. 2009 yılında kurulan BRICS, siyasi ve ekonomik işbirliği noktaları ile dünya sahnesinde önemli bir aktör haline gelmiştir. Bu tür zirveler, sadece ekonomi ile sınırlı kalmayıp uluslararası meselelerde de ülkelerin işbirliği yapmalarına olanak tanır. Özellikle günümüzde yapay zeka ve dijital teknolojilerin günlük hayatın her alanına nüfuz etmesi, bu konuların uluslararası düzeyde tartışılmasını kaçınılmaz hale getiriyor. Fidan’ın yapay zeka ile ilgili yaptığı açıklama, BRICS üyesi ülkelerin dijital dünyanın geleceğini şekillendirmede nasıl bir rol üstlenebileceklerine dair kritik bir tartışmayı başlattı.
Yapay zeka, sağlık hizmetlerinden otomotiv sektörüne kadar birçok alanda devrim yaratma potansiyeline sahiptir. Ancak, bu hızlı gelişmelerin beraberinde getirdiği riskler de göz önüne alınmalıdır. Yapay zeka, bireylerin mahremiyetini tehdit edebilir, iş gücünü tehdit altına sokabilir ve güvenlik sorunlarına yol açabilir. Hakan Fidan, özellikle yapay zekanın bir tahakküm aracı olarak kullanılmasının önüne geçilmesi gerektiğine vurgu yaparak, “Dünya genelinde yapay zeka uygulamalarının sınırlandırılması ve düzenlenmesi gerekmektedir,” dedi. Bu bağlamda, ülkelerin birlikte hareket etmesi ve ortak bir yol haritası oluşturması gerektiği vurgusu dikkat çekti.
Hakan Fidan’ın bu açıklamaları, yalnızca Türkiye’nin değil, BRICS üyesi tüm ülkelerin yapay zeka konusundaki işbirliğini pekiştirme çağrısı niteliğindeydi. Gelişmekte olan ülkelerin, yapay zeka konusundaki potansiyelini en iyi şekilde kullanabilmesi için teknoloji transferi ve kaynak paylaşımının önemine de değinildi.
Gelecek dönemde, bu tür zirvelerin yapay zeka konusundaki düzenleyici çerçevelerin oluşturulmasında nasıl bir rol oynayabileceği kuşkusuz ilgiyle takip edilecektir. Nitekim, Avrupa Birliği’nin belirlediği yapay zeka regülasyonları, BRICS ülkelerinde de yer bulabilir. Hakan Fidan’ın zirvedeki konuşmasında bu konudaki işbirliğinin artırılması gerektiği mesajı, uluslararası düzeyde daha güçlü bir fetahta yer bulmak adına kritik bir adım olarak değerlendirilmektedir.
Sonuç olarak, BRICS zirvesinde yapılan bu değerlendirmeler, yapay zekanın global yönetişimi için atılan önemli adımlardan biri olma potansiyeli taşıyor. Ülkelerin bu alandaki politikalarını düzenlerken, aynı zamanda etik değerleri de göz önünde bulundurmaları gerektiği belirtiliyor. Yapay zeka, doğru yönetildiğinde insanlığa büyük faydalar sağlayabilir, ancak göz ardı edilen tehditler, dünyayı beklenmedik tehlikelerle karşı karşıya bırakabilir. BRICS zirvesinin sonuçları, önümüzdeki dönemde uluslararası işbirliğinin nasıl şekilleneceği konusunda büyük bir etki yaratabilir.